English German
French Italian

4 Kasım 2013 Pazartesi

Efsane müzisyenin gitarı satılacak Otizm'li çocuklarının yüzü gülecek !

Pink Floyd’un kurucusu efsane müzisyen Roger Waters’ın gitarı açık artırmayla satılacak. Elde edilecek gelir Türkiye Otizm Vakfı’nın projeleri için harcanacak.
GEÇTİĞİMİZ yaz İstanbul’da konser veren Pink Floyd’un kurucusu Roger Waters, Türk müzikseverlerle adeta bütünleşmişti. Türk insanına sıcak mesajlar veren ünlü müzisyen İnönü Stadı’nda son kez konser veren kişi olarak da tarihte yerini almıştı. O süreçte çeşitli temaslarda bulunan Roger Waters, manevi değeri çok yüksek gitarını da Tohum Otizm Vakfı’na bağışlamıştı.

Bu gitar, vakfın 10. kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım’da açık artırmaya konacak. Müzayede Maya Portakal tarafından gerçekleştirilecek. Four Seasons Bosphorus Otel’de düzenlenecek olan Tohum Otizm Vakfı’nın balosuna Aşçıoğlu Grubu sponsor oldu. Çarkıfelek oyunun da tertipleneceği baloda, daha önce Papa’nın, Kraliyet Aileleri’nin ve Amerikan Başkanı’nın önünde sahne alan Patrizio Buanne konuklarla buluşacak. Gece, Salih Saka Music Maker DJ’leri ile devam edecek

8 Ekim 2013 Salı

Otizmli çocuklar için materyaller...

1-Eşleme grubu materyaller

-Gerçek nesneler

-Resimli kartlar

2-Küçük kas geliştirici materyaller

3-Büyük kas geliştirici materyaller

4-Pecs seti

5-Duyusal bütünleme setleri

6-Dil gelişimi-konuşma-oral-motor materyalleri

-Kavram öğretimi setleri

7-Zeka geliştirici setler

8-Müzik aletleri

9-Sembol pekiştireç malzemesi

10-Elektronik aletler



Bu materyalleri bulabileceğiniz yerler...




3 Ekim 2013 Perşembe

Otizm'de Maluliyet Listesine Alındı !

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) önce bütün kesimleri sigorta kapsamına almasının ardından gerçekleştirilen maluliyet düzenlemesi, şimdiye kadar üzerinde durulmayan alanlarda çalışma yapıyor. 1 Eylül'den geçerli olacak yeni uygulamada,otizm gibi, tedavisi bulunmayan, ancak kişinin çalışmasına imkân vermeyen hastalıklar da maluliyet listesine alındı. Eski uygulamada hastanın her yıl durumunu yeniden kontrol ettirip raporunun devamını sağlama gibi bir yükümlülüğü vardı. Yeni yönetmelik ile bu mecburiyet ortadan kaldırılıyor. Otizm gibi yaygın gelişim bozuklukları ile tedavisi olmayan ve kişinin çalışmasına imkan vermeyen genetik hastalıklar maluliyet listesine alındı. Eski yönetmelikte bazı genetik hastalıklar vardı ancak hangi şartlar malul olacağı net değildi. Ayrıca son 50 yılda keşfedilmiş ve kişinin çalışmasına imkan vermeyen çok sayıda yaygın gelişimsel bozukluklar ve genetik hastalıklar ise hastalık listesinde yoktu. Yeni yönetmelikte bu tarzlar genetik hastalıklar ve gelişim bozuklukları hangi organ veya sistemi ilgilendiriyorsa o başlık altında güncel tıbbi bilgilere uygun bir şekilde oluşturuldu.

27 Eylül 2013 Cuma

Otistik çocuklar mandalina yetiştirecek

Anadolu Otizm Vakfı, otistik çocukların rehabilitasyonu için yaşam köyü kuruyor. Hayırsever Rifat Geydirici’nin İzmir’in Seferihisar ilçesinde bağışladığı 38 dekarlık mandalina bahçesi, otistik çocukların rehabilitasyon merkezine dönüştürülecek. Çocuklar burada organik tarım yaparak rehabilite olacak. Vakıf Başkanı Burhan Özfatura, “Bu bahçede bin 200 bin 300 mandalina ağacı var. Burayı 150 kişilik bir yaşam köyüne dönüştüreceğiz. Otistik çocuklar burada yaşayacak, toprakla haşır neşir olacak. Uzmanların nezaretinde çalışacaklar. Organik tarım yaparak rehabilite olacaklar. Ayrıca üretim yapmaları için sera da kuracağız." dedi. Özfatura, İzmirli işadamları ve yerel yönetimlerin projeye destek verdiğini kaydetti.


İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı ve Anadolu Otizm Vakfı Başkanı Özfatura, otistik çocukların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması için büyük gayret gösteriyor. Özfatura, vakfın çalışmalarını hakkında bilgi vererek, devletin engelli politikasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın gayretleriyle son dönemlerde engellilere yönelik ve sosyal yardımlar konusunda yapılan harcamalarda ciddi artış olduğuna dikkat çeken Özfatura, “Yapılan çalışmalara rağmen engellilere yönelik henüz tam bir bilimsel planlama ve projelendirme yok. Özellikle otizm konusunda hiçbir yok.” şeklinde konuştu. Engellilere hizmet verecek eğitimli eleman sayısının da ihtiyacın yüzde 1'inden bile az olduğunu, üniversitelerde ilgili bölümler açarak bu alandaki eleman açığının giderilebileceğini vurguladı. "Bakım ücretleri tatmin edici düzeyde. Buralardan mezun olanlar işsiz kalmaz." diyen Özfatura, bu konuda yaptıkları şöyle anlattı: “Otistik çocukların bakımı için gerekli elemanların yetiştirilmesi için uygulama projeleri hazırlıyoruz. Bu konuda yerel yönetimler ve üniversitelerle birçok işbirliğimiz var. Engellilerin bakımına yönelik eleman yetiştirilmesi için Ege Üniversitesi'yle bir protokol imzaladık. Dokuz Eylül Üniversitesi'yle de görüşmelerimiz devam ediyor. Kuzey Hastaneler Birliği'yle de otistik çocuklara her türlü hizmeti verecek bir protokol imzalayacağız. İşadamlarından belediye başkanlarına kadar herkes, otizmle ilgili projeleri sahipleniyor. Özellikle iş dünyasından büyük destek görüyoruz. Bu desteklerle Güzelbahçe'de bir eğitim merkezi açtık. Burada 40'a yakın eğitmenimiz, beş de süpervizörümüz var. 50 otistik çocuğumuza eğitim veriyoruz. 20 kontenjanımız daha var ama kimse başvurmuyor. Maalesef aileler, otistik çocuklarını saklıyor." Burhan Özfatura, otistik çocuklara eğitim verecek elemanların yetiştirilmesi için kendilerinin de bir vakıf üniversitesi kurmayı planladıkları aktardı.

18 Eylül 2013 Çarşamba

Keneler ‘Lyme’a, o da otizme neden oluyor!

Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin’den otizm hastalığıyla ilgili ezber bozan iddia: Otizm tedavisi gören hastaların en az yüzde 30’u aslında Lyme hastası. Lyme hastalığına Türkiye’nin her yerinde görülen kenelerin yapışmasıyla bulaşan bir bakteri neden oluyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölüm Başkanı Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin, otizm tedavisi gören hastaların en az yüzde 30’u aslında Lyme hastası olduğunu söyledi. Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde görülen orman veya koyun kenesi olarak bilinen “Ixodes ricinus” adlı kenenin yapışmasıyla bulaşan bir bakterinin neden olduğu Lyme hastalığının tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirten Çetin, İzmir’deki 7 otizm hastasından 2’sinin yapılan araştırmalar sonucu Lyme hastası olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.
Prof. Dr. Barbaros Çetin. Son 10 yıldır kene ve kene hastalıkları konusunda araştırmalar yapıyor. Çetin, ABD ve Avrupa’da hızla yayılım gösteren Lyme hastalığının Türkiye’deki durumunu inceledi.
Hastalığa neden olan bakteri ‘Borrelia sp’nin Türkiye’deki varlığını MS tedavisi gören doktora öğrencisi Kerem Canlı’da bakterinin ortaya çıkmasıyla fark etti. Bugün 32 yaşında olan Canlı’ya 5 yaşındayken kene yapıştığını öğrenen Çetin, Canlı’yı enfeksiyon bölümünde yönlendirdi, antibiyotik ve destek tedavilerle öğrencisi sağlığına kavuştu.

1 milyon kişi
Resmi olmayan rakamlara göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin kene yapışması şikayetiyle hastanelere başvurmasını dikkate alan Çetin, keneyle bulaşan diğer hastalıkları da incelemeye aldı.
‘Borrelia sp’ bakterisinin neden olduğu Lyme hastalığının otizmle de bağlantılı olduğunu uluslararası yayınlarda fark eden Çetin, “Özellikle ABD’de yayınlanan otizm-Lyme bağlantılı bilimsel makalelere göre, otizm tedavisi gören çocukların yaklaşık yüzde 30’u Lyme hastası. Türkiye’de de yaklaşık 500 bin otistik çocuğumuz var. Bunların yüzde 30’unun aslında Lyme hastası olduğunu düşünürsek yaklaşık 150 bin çocuğumuz yanlış teşhis ve tedavi görüyor olabilir. Yurtdışında değişik bölgelerde yapılan araştırmalar, bu bölgelerde yaşayan otizm tanısı almış çocukların yüzde 20 ila yüzde 50’sinin aslında Lyme hastası olduğunu ortaya koyuyor. Lyme hastalığı antibiyotik ve destek tedavilerle olumlu sonuç alınabilen bir hastalık. Otistik diye bilinen çocuklarımızın Lyme hastası olduğu tespit edilebilirse onlar için yeni hayat başlar” diye konuştu.

7 hastadan 2’si
İzmir’deki Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği (ODER) Başkanı Ergin Güngör’ün talebiyle derneğin temasta olduğu 7 otistik çocuğa Lyme testi yapıldığını anlatan Çetin, şöyle devam etti:
“Özel bir laboratuvarda kan testi yoluyla yapılan analizde 7 çocuktan 2’sinde ‘Borrelia’ bakterisinin varlığı tespit edildi. Bunların dışında dernek üyesi bir anne, kendisi ve çocuğuna Lyme teşhisi konulduğunun belgeleri bana gösterdi. Şimdi bu hastalar Lyme tedavisi görmek istiyor. Ancak ülkemizde Lyme tedavisi yapacak uzmanlaşmış kurum ve kişiler yok. Maalesef parası olanlar tedavi için ABD ve Almanya’ya gidiyor.
Çünkü bu tedavi antibiyotik uygulamasıyla birlikte destek uygulamalar (detoks, kür, vitamin vs) gerektiriyor. Her otistik çocuğun aslında Lyme hastası olduğu sonucu çıkmaz ama aileler mutlaka bu testleri yaptırsınlar. En azından çocuklarına tedavi konusunda yeni bir şans tanımış olurlar. Aslında Lyme hastası olduğu kesin olarak tespit edilen otistik çocukların iyileşme olasılıkları yüzde 1’le yüzde 90 oranında kişiye göre değişmektedir.”
ODER Başkanı Ergin Güngör de otizm tedavisi gören derneğe üye bazı çocuklarda Lyme hastalığının tespit edildiğini belirterek, “Henüz çok bilinmezli bir olgu olan otizmin Lyme bakterisi ile ilişkisi konusunda  araştırmalar yapılmalı. Üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı bu konuyu acilen gündemine almalı. Beklentimiz  ülkemizde Lyme hastalığının uygun ortamlarda ve uzman kişilerce tedavisinin yapılabiliyor olması. Otizmli yakını olan ailelere de henüz yetişmiş uzmanın olmadığı ülkemizde, yanlış tedavi uygulamaları ve kontrolsüz antibiyotik kullanımına yönelmemelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.

Büyük tehlike
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) son yıllarda yayınlamış olduğu raporlara göre Küresel İklim Değişimi’nin kene, sivrisinek, pire, bit gibi kan emen canlıların yayılımını etkilemesi nedeniyle bu canlılardan insanlara geçen hastalıklar için yayınlanan haritalar yeniden hazırlanmak zorunda kalındı. Özellikle bunların içerisinde yer alan Lyme, dünyada en hızlı artış gösteren hastalık konumuna gelmiştir. Lyme dünyada kenelerin yaymış olduğu hastalıklar arasında birinci konumdadır.
WHO’nun verilerine göre 117 ülkede Lyme bulunmakta, içerisinde Türkiye’nin de bulunduğu 63 ülkede ise bu hastalık endemiktir, yani yaygın şekilde bulunmaktadır. Bilimsel verilere göre şu anda 26 ilimizden Lyme vakası bildirilmiştir.

Yılda 25 bin hasta
Biyolog gözünden bu verileri incelediğimde Lyme’ın hemen hemen bütün Türkiye coğrafyasında yayılış gösteriyor olduğunu düşünmekteyim. Merkezi ABD’de olan Dünya Yanlış Teşhisi Önleme Kuruluşu’nun 2010 raporuna göre, Türkiye’de bulunan kene çeşitliliği, coğrafik konumu, yüzölçümü, nüfusu ve ekolojik özellikleri dikkate alındığında istatistiksel olarak her yıl 25 bin 328 kişinin Lyme hastalığına yakalanması beklenmektedir. Dünyada da Lyme hastalığı gün geçtikçe daha büyük bir sorun haline gelmektedir.
Amerika’da her yıl 200 bin Avrupa’da ise 100 bin kişiye Lyme hastalığına sebep olan “Borrelia sp.” bakterisi geçmekte.
1992 yılında ABD’de sadece 15 bin civarı çocukta otizm görülürken, günümüzde bu rakam 750 bin seviyesine ulaşmıştır. Otizmin son 20 yılda bu seviyede artması dünyada en hızlı artan hastalık olan Lyme hastalığıyla ilişkisinin ciddi olarak sorgulanmasına neden olmuştur.
Türkiye’de ise günümüzde otistik sayısı 500 bine ulaştı. Otizm hakkındaki son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar ve yayınlarda otizm hastalarının ciddi bir oranının anneden aldıkları Lyme bakterisini taşıdıkları ve bazılarının antibiyotiklere olumlu cevap verdiği görülmüştür. Pediatrik Lyme uzmanı olan Charles Ray Jones 10 binin üzerinde Lyme hastası çocuğu tedavi ettiğini ve bu çocukların büyük bir kısmının otizm grubu hastalıklardan muzdarip olduğunu belirtmiştir.

Bakteri otizme yol açıyor
Yurt dışında değişik bölgelerde yapılan araştırmalar, bu bölgelerde yaşayan otizm tanısı almış çocukların yüzde 20 ile yüzde 50’sinin aslında Lyme hastası olduğunu ortaya koymuştur. Ülkemizin de Lyme hastalığına endemik bir ülke olduğu ve Lyme hastalığının hep göz ardı edildiği gerçeği düşünüldüğünde, otistizm teşhisi konmuş çocukların azımsanmayacak bir oranda Lyme hastası olma olasılığı ortadadır.
Dünyada Lyme hastalığının yoğun olduğu coğrafi bölgelerin aynı zamanda otizmin de en yoğun olduğu bölgeler olması son araştırmalar ışığında hiç de şaşırtıcı değildir. Şaşırtıcı olan otizmin oldukça yaygın olduğu ülkemizde bu ihtimalin hep göz ardı edilmesi ve Lyme hastalığı konusunda yıllardır yaptığım uyarılara rağmen kimsenin harekete geçmemiş olmasıdır.
Otizmin sebebi uzun zamandır araştırılıyor, ancak birçok şüpheli olmasına rağmen kesin sebep bulunamamış durumda. İşin ilginç yanı Lyme hastalığının doğal seyrinde tüm bu şüpheliler aleyhine kanıt bırakıyor olmasıdır. Örneğin ağır metal kirliliği ve toksin maddelerin vücutta birikmesi ile otizm arasındaki ilişki uzun zamandır sorgulanıyor.

Hamilelere uyarı
Çocuk sahibi olmayı düşünenler mutlaka Lyme testi yaptırmalı. Pediatrik Lyme uzmanı olan Charles Ray Jones, Lyme hastalığı taşıyan 66 anne adayını tedavi etmiş ve sonuçta çocuklar sağlıklı şekilde dünyaya gelmişler. Tedavi edilmeyen anne adayları ile ilgili çalışmalarda ise hamilelik sürecinin sıkıntılı olduğu, zor gebelik ve düşük ihtimalinin oldukça yüksek olduğu ve doğan çocukların yüksek oranda otistik ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu rahatsızlıklarına sahip olduğu görülmüştür.

13 Eylül 2013 Cuma

Dikkat Eksikliği Otizmin Habercisi Mi?

Yale Üniversitesi Çocuk Merkezi, Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde, otizm ve otizm tedavisindeki yeni gelişmelere dikkat çekti. Merkezde yapılan bir araştırma, 6 aylık bebeklerde görülen dikkat eksikliğinin daha sonraki dönemlerde otizme dönüşebileceğini gösterdi. Araştırmacılar, çalışma sırasında uygulanan “Temel Tepki Öğretimi” yönteminin beyin hareketlerinde ciddi değişiklikler yarattığını belirtti.

Bir başka araştırmada ise cinsiyet hücrelerindeki spontane mutasyonların otizme yol açabildiğinin belirlendiğini belirten Yale Üniversitesi Çocuk Merkezi Direktörü Fred Volkmar, gelişmelere rağmen araştırmalara maddi kaynak yaratılması ve otistik çocuklara doğru tedavi yönteminin bulunması gibi konularda sorunlar yaşandığına vurgu yaptı.

6 Eylül 2013 Cuma

Otizmin biyolojik mekanizması belirlendi...

Otistik çocuklarda, beynin sese karşılık veren bölümleriyle, ödüllendirmeye ilişkin beyin devreleri arasındaki bağlantının zayıf olduğu belirlendi.

Otistik çocuklar üzerinde yapılan araştırma, otizmde, beynin sese karşılık verme işlevini yerine getiren bölümleriyle, ödüllendirmeye ilişkin beyin devreleri arasındaki bağlantının zayıf olduğunu gösterdi.

Otizm ve otizm spektrum bozukluğu terimi, beyin gelişimindeki bir grup karmaşık bozukluğu tanımlamak amacıyla kullanılıyor. Otizm rahatsızlığı bulunan kişilerde bozukluk, "sosyal etkileşimler ve anlayışta noksanlıklar", "tekrarlanan davranışlar, aşırı kısıtlanmış ilgiler" ve "lisan ve iletişim gelişiminde bozukluklar" olmak üzere üç alanda kendini gösteriyor.

ABD'deki Stanford Üniversitesi Tıp Okulu'ndan bilim adamlarının, 20 otistik çocuk ile 19 normal gelişim gösteren çocuğun, işlevsel manyetik rezonans görüntüleme taramalarının kıyaslanması yoluyla yaptığı bilimsel çalışma, Proceedings of the National Academy of Sciences adlı bilimsel dergide yayımlandı.

Araştırmayı kaleme alan yazı heyetinin başı Profesör Daniel Abrams, insan sesinin, anlamları iletmesinin yanı sıra çocuklara önemli duygusal bilgileri sağlaması açısından da önem taşıdığını vurguladı. İnsan seslerine duyarsızlığın otizmin ilk belirleyici işareti olduğunu belirten Abrams, "Bu duyarsızlığın beynin ödüllendirme ile ilgili devre sisteminden kaynaklanabileceğini ilk biz gösterdik" dedi.

Yapılan araştırma, normal zeka katsayısına sahip, okuma yazma bilen, buna karşılık, konuşmalarda duraklama ve sürdürme zamanlarını belirleyemeyen ve seslerdeki duygusal işaretleri algılayamayan, yüksek işlevli otizm hastası çocuklar üzerinde yapıldı.

-Farlılık nerede-

Bilimsel çalışma, bu çocukların beynin sol tarafındaki ses seçici korteks adlı bölgeyle, "nükleus akumbens" ve "ön tavan bölgesi" adlı yapılar arasındaki bağlantıların zayıf olduğunu gösterdi.

Nükleus akumbens ve ön tavan bölgesi beyindeki ödüllendirmeye, dopamin adı verilen bir kimyasal madde salgılayarak cevap veren yapıları oluşturuyor.

Bilimsel çalışma ayrıca, beynin sağ tarafındaki, seslerdeki tonlama veya yükselme gibi farklılıklara dayalı işaretleri saptamakta uzmanlaşmış olan ses seçici korteks adı verilen bölgenin, duygusal işaretleri yönlendiren, amigdal adlı yapı ile bağlantısının zayıf olduğunu gösterdi. Araştırma söz konusu bağlantıların daha zayıf olduğu çocuklarda daha büyük iletişim noksanlığı bulunduğunu ortaya koydu.

Araştırmanın sonuçlarını kullanan bilim adamları, beynin söz konusu bölümlerindeki bağlantı bozukluklarının derecesine bakarak, standart otizm tanı testinin sözlü bölümüne katılan otistik çocukların elde ettikleri skorları doğru tahmin etmeyi başardı.

1 Eylül 2013 Pazar

Otistik gencin IQ'su Einstein'ı solladı..!

ABD'de otistik olarak doğan ve 'Ayakkabısını bile bağlayamaz' denilen Jacob Barnett, şimdi 14 yaşında ve kuantum fiziği mastırına başlıyor.


ABD'de yaşayan Jacob Barnett isimli çocuğun hikayesi Oscar ödüllü "Yağmur Adam" filmini hatırlattı. 14 yaşındaki Barnett, bir tür otizm hastalığı olan asperger sendromuyla dünyaya geldi. Doktorlar, Barnett 2 yaşındayken, "Ayakkabılarını dahi bağlayamaz" demişti. Bunun üzerine ailesi küçük çocuğa özel dersler aldırmaya başladı. Ancak 3 buçuk yaşına geldiğinde gökbilimleri hakkında yorum yapmaya ve matematik denklemleri yazmaya başlayarak hem doktorları hem de ailesini şoke etti.

EINSTEIN'I DA SOLLADI
5 bin parçalı yapbozu kolaylıkla yapan Barnett ayrıca, ailesi gittiği her yerin haritasını detaylı bir şekilde ezberinden çizebiliyordu. Barnett'ın üstün zekasını fark eden ailesi de soluğu uzmanların yanında aldı. Yapılan testler sonucunda, Barnett'ınkin IQ'sunun 170 olduğu saptandı ve IQ'sunun 160 olduğu tahmin edilen Einstein'ı geçtiği yorumu yapıldı. Bunun üzerine özel eğitimler verilmeye başlanan Barnett, 8 yaşındayken de Indiana Üniversitesi'nde astrofizik ve yüksek matematik derslerine girmeye başladı.
Kuantum fiziği üzerine mastıra başlayacak olan Barnett'ın, Big Bang'i yani dünyanın oluşumunu yeniden açıklayan bir matematik teorisi üzerinde çalışmaları ise devam ediyor. Küçük dahinin annesi Kristine Barnett de yaşadıklarını bir kitapta anlatmaya karar verdi. Anne Barnett, "A Mother's Story of Nurturing Genius / Bir Annenin Dahi Büyütme Hikâyesi" isimli kitabında Einstein'a rakip olarak görülen oğlu ile ilgili birçok detayı meraklılarına aktardı.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Kirli hava, Otizm riskini katlıyor...

ABD'li uzmanlar 1989'dan itibaren 116 bin doğum kaydını inceledi ve otistik doğan bebeklerle hava kirliliği arasında doğrudan bağlantı saptadı. "Hava kirliliği otizm riskini 2'ye katlıyor."

Hamilelikte maruz kalınan hava kirliliği, bebekte otizmin riskini 2 katına çıkarıyor. ABD'deki Harvard Halk Sağlığı Okulu'nda görevli uzmanlar havada benzin, cıva, kurşun, magnezyum ve metilen klorid seviyesinin artmasının çocuklarda otizm riskini kayda değer şekilde arttığını belirtti. Araştırmaya öncülük eden Andrea Roberts araştırmada saptanan verilerin hava kirliliği ile otizm arasında güçlü bir korelasyon olduğunu gösterdiğini kaydetti. Bu çalışmanın otizm ile hava kirliliği arasındaki bağı kuran en geniş araştırma olduğunu belirten uzmanlar hava kirliliğinin fetusa zarar verdiğine işaret ediyor.

DİZEL OLUMSUZ ETKİLİYOR...
Uzmanlar 1989'dan başlayarak 116 bin 430 kaydı inceledi. Bu kadınlar arasında 325 kadın otist çocuk dünyaya getirdi. Uzmanlar ardından otizm ile doğum yerindeki hava kirliliği seviyesi arasındaki bağlantıyı incelendi. ABD Çevre Koruma Ajansı'nın verileri baz alınarak yapılan çalışmada gelir, eğitim ve sigara gibi faktörler de değerlendirmeye alındı. Uzmanların yaptığı değerlendirmede otizmin gelişmesinde dizel yakıtın çok olumsuz tesir ettiği belirtti. Dizel partiküllerinin içindeki zehirli kimyasalların ayrıca kanser tehlikesi de yarattığı ifade edildi.

22 Ağustos 2013 Perşembe

Otizm tedavisinde umut veren gelişme...


ABD'deki Stanford Üniversitesi'nden araştırmacılar, otizm hastalığının teşhisinde çığır açacak bir gelişmeye imza attı. Standart MR görüntülerindeki gri noktalara odaklanan uzmanlar, kullandıkları tekniğin yüzde 95 doğruluk oranına sahip olduğunu belirttiler. Yaşları 8 ila 18 arasında değişen 48 çocuğu inceleyen araştırmacılar, otizmli çocukların beyin taramalarında gri alanların çok daha belirgin olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmacılar bu gelişme sayesinde otizmin tedavisine yönelik ilaçların geliştirilebileceğini kaydetti.

20 Ağustos 2013 Salı

Otizmin, 1 yaşından itibaren teşhis edilebilmesini sağlayan kan testi geliştirildi.


ABD'deki California Üniversitesinden Eric Courchesne, otizme yol açan birçok gen belirlediklerini ve bunların birbiriyle ilişkisinin otizmi nasıl tetiklediğini anladıklarını belirtti.


1 YAŞINDAN ÖNCE 4 GEN BELİRLENİYOR
Courchesne, gebeliğin 4, 5. ve 6. haftasında, bazı genlerin beyin hücrelerinin fazla ya da az üretilmesine neden olduğunu, aralarındaki bağı etkilediğini vurguladı.
Bilim adamı, 1 yaşından itibaren çocuklarda otizmin biyolojik göstergesini oluşturan 4 genin de belirlendiğini ifade ederek, geliştirilen kan testiyle bazı genlerde mutasyonların olup olmadığının anlaşılabileceğine ve otizmin böylece erken teşhis edilebileceğine dikkati çekti. Testin, 2014 yılından itibaren uygulanabileceği açıklandı.

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Otizm'de Sinir ve Öfke Nöbetlerine Bitkisel Çözüm...

Japon uzmanlar otizm ve diğer yaygın gelişme bozuklukları için bitkisel çözüm geliştirdiklerini açıkladı. Yeni ilaç yedi bitkinin karışımı ile elde edildi.


Otizm sık sık sinirlilik, öfke nöbetleri ve saldırganlık davranış bozuklukları olarak karşımıza çıkar. Japonya'da yapılan yeni bir araştırmada çocukların ve ergenlerin bu sorunla mücadele edebilmeleri için bitkilerden oluşan bir ilaç elde edildi. Yokukansan adı verilen çalışmada kullanılan bitki ilacı yedi geleneksel Japon bitkisinin karışımı ile üretildi. Bunlar Batı'daki insanlara yabancı olan bitkiler, daha çok Uzakdoğu'dan geleneksel olarak sağlıkta kullanılan bitkiler.

Uzmanlar 6-17 yaş arası yaygın gelişme bozukluğu yaşayan Otizm'li ve hiperaktivite'li 20 genç ve çocukta denediği bu ilacın 12 haftada yararının görüldüğünü belirtti. Araştırmayı yapan uzmanlar Yokukansan kullanımının sinirlilik ve heyacan durumlarında 8 haftada,Otizm'de hiperaktivite sorununda ise 12 haftada etkisini gösterdiğini söyledi.  Uzmanlar ilacın daha etkili olması için üzerinde çalışmalara devam edeceklerini belirtti.

Bu otlar şu şekilde sıralandı: Atractylodes lancea rizom (geleneksel mide bağırsak bozuklukları), poria sclerotium (bir Çin mantarı olan bu bitki hafıza kaybı, anksiyete, gerilim, nevroz, baş dönmesi ve uykusuzluk tedavisinde kullanılır), cnidium rizom (geleneksel olarak döküntü ve libido için kullanılır), uncaria (anksiyete ve iltihaplanma için kullanılır), angelica kökü (mide ekşimesi, sinirlilik, uykusuzluk ve iştah kaybı), bupleurum kökü (solunum bozukluğu, uykusuzluk, sindirim bozukluğu ve depresyon), glycyrrhiza (sindirim bozukluğu ve adrenal bezi sorunları).

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Refleksoloji Otizm'lilere İyi Geliyor...


Uzman Refleksolog Serpil Bihir'de Otizm rahatsızlığının göz teması kurmama, sindirim bozukluğu, davranış bozuklukları, konuşmanın bilinçli olmaması gibi sorunları içerdiğini belirterek refleksoloji yöntemi ile Otizm'de sindirim problemlerinin düzeldiği, göz teması kurma , davranış bozukluklarının düzelmesi, konuşmadaki gelişmeler ve kelime sayısının çoğalması gibi yüz güldüren sonuçlara ulaştıklarını söyledi.

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Otizm ile İlgili Yeni Bir Biyomarker Bulundu...

Uppsala Üniversitesi'nde yapılan deneylerde otizm ile ilgili yeni bir biyomarker bulundu. Otizm Spektrum bozukluğu olan çocukların ve normal gelişim gösteren çocukların dokularındaki ve kan örneklerindeki protein motifleri incelenerek protein değişiklikleri haritalandı. Gelişmiş Spektrometrik yöntemler kullunılarak yapılan bu çalışmada, otizmli çocuklarda bağışıklık sisteminde fonksiyon gösteren C3 proteinine ait peptitlerde farklılaşmalar olduğu anlaşıldı. Yeni bulunan bu C3 biyomarkeri sayesinde, kan örnekleri alınarak yapılacak teşhislerin daha güvenilir sonuçlar vereceği düşünülüyor.

6 Ağustos 2013 Salı

İstanbul Otizm Vakfı Kuruldu...

Kimsesiz veya bakımı aileleri tarafından yeterince sağlanamayan otizmli bireylerin yaşam süresince bakımlarını sağlamak ve onları devamlı koruma ve kontrol etmek amacıyla İstanbul Otizm Vakfı kuruldu.

Resul Keskin, Hüray Gezgiç, Türkan Arasoğlu, Nuriye Görsev, Fatma Hersek, Özhan Bırni, Rahmani Taş tarafından İstanbul'da, İstanbul Otizm Vakfı kuruldu.

Resmi Gazete'de vakfın kurulmasına ilişkin yayımlanan ilana göre vakfın amacı ise şöyle belirlendi:

"Otizmli ve yaygın gelişimsel bozukluğu olan bireylerin sağlık ve rehabilitasyon gereksinimlerini karşılamak ve her yaştaki otizmli bireylere uygun ve nitelikli dünyada kabul gören yöntemlerle eğitim almalarına olanak ve iş hayatlarında imkan sağlayarak onlara destek olmak, erken tanı ve çağdaş eğitim olanaklarıyla topluma uyum sağlama ve kazandırılmaların da kamu hizmetine katkıda bulunmak, otizmli bireylerin normal bireyler ile toplumsal, kültürel ve yetenek arttırıcı etkinlikler yapmalarını, spor hayvancılık ve tarımla uğraşmalarını, doğa ve toplumla kaynaşmalarını sağlamak faaliyetlerin etkinleştirilmesi ve geliştirilmesi için araştırmalar yapmak, en önemlisi kimsesiz veya bakımı aileleri tarafından yeterince sağlanamayan otizmli bireylerin yaşam süresince bakımlarını sağlamak ve onları devamlı koruma ve kontrol etmek, tedavisi sürecek olan otizmli bireylere vakfın nezdinde kurulacak tesislerde ömür boyu bakım ve barınma olanağı sağlamaktır."

1 Ağustos 2013 Perşembe

Eksikliği otizm hastalığına yol açıyor....

Uluslararası Antalya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hilal Kazan(28), doktora çalışmasında otizm hastalığı ile ilişkili olan RBFOX1 proteininin yeni bir rolünü söyledi.

Otizm hastalığıyla ilişkili RBFOX1 proteinin de yeni bir rolünü keşfettiklerini belirten Kazan şunları söyledi: “RBFOX1, otizm hastalarının beyinlerinde olması gerekenden daha az bulunuyor. Bu proteinin RNA'ların işlenmesinde (splicing) görev aldığı biliniyordu. Biz bu proteinin RNA'ların istikrarını da kontrol ettiğini bulduk. Bu yeni fonksiyon, otizme neden olan biyolojik mekanizmaları ve otizmin belirtilerini daha iyi anlamamızı sağlayacak. Ayrıca, otizme karşı tedavi geliştirilmesinde de fayda sağlayacak.”

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Tv ve bilgisayar çocuklarda otizme yol açıyor..

TV ve Bilgisayar başında uzun süre geçirmek, çocuklarda okul öncesi dönemde OTİZM'E, okul çağında ise hiperaktiviteye sebep oluyor.



Bursa Özel Nilüfer İlkbahar Koleji Rehberlik Uzmanı Emine Güler , ailelere, çocukları ile daha çok vakit geçirmeleri tavsiyesinde bulunurken, “Tv ve bilgisayar başında uzun süre vakit geçirmenin çocuklarda okul öncesi dönemde otizme, okul çağı çocuklarında ise hiperaktivite ve dikkat dağınıklığına sebep olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.” dedi.

Çocukların, okula başladıktan sonra, özel etkinliklere gereksinim duyduğunu belirten Rehberlik Uzmanı Emine Güler, “Birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar olan dönemde yapılan sosyal aktiviteler (müze gezileri, tiyatrolar, sergiler, okul gezileri) çocukların öğrenme isteklerini besleyip, geliştirmede yararlı olmaktadır.” şeklinde konuştu.Anne ve babanın, çocuklarına yapabileceği en büyük yardımın, çocuğun özellikleri ve yeteneklerine uygun eğitim imkanı sunmak olduğunu belirten Emine Güler, “Bununla birlikte her çocuğun ‘kendine özgü bir çocuk’ olduğunu unutmayın.

Çocukluk döneminde diğer bütün çocuklar gibi sizin çocuğunuzun da en büyük ihtiyacı sevgi, anlayış ve ilgidir.” diye ifade etti.Okul öncesi dönemde, çocuklara zihinsel yeteneğini geliştirecek oyuncak ve materyal almanın zihinsel gelişim açısından etkili olduğunu bildiren Rehberlik Uzmanı Güler, şöyle devam etti: “Çünkü okul öncesi eğitimde farklı yetenek ve fiziksel güçleri, oyunlar ve dramalarla olumlu bir şekilde karşılanmaktadır. Hikâye anlatma, resim çizdirme vb. etkinliklerle de çocukların üreticilikleri gelişmektedir.”Çocukların, okula başladıktan sonra özel etkinliklere gereksinim duyduğunu söyleyen Özel Nilüfer İlkbahar Koleji Rehberlik Uzmanı Emine Güler, “Birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar olan dönemde yapılan sosyal aktiviteler (müze gezileri, tiyatrolar, sergiler, okul gezileri) çocukların öğrenme isteklerini besleyip geliştirmede yararlı olmaktadır.” şeklinde konuştu.

Çocukları, okul ve dersten arda kalan zamanlarda televizyon ve bilgisayar bağımlısı olmaktan kurtarmak için değişik ilgi alanlarına yönlendirmek gerektiğini belirten Özel Nilüfer İlkbahar Koleji Rehberlik Uzmanı Güler, şöyle devam etti: “Tv ve bilgisayar oyunları ve bunların başında uzun süre vakit geçirmenin çocuklarda okul öncesi dönemde otizme, okul çağı çocuklarında ise hiperaktivite ve dikkat dağınıklığına sebep olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

Bu doğrultuda çocuklarımızı, astronomi, robot teknolojisi, satranç ve çeşitli sportif aktivitelere yönlendirebiliriz.”Ailelerin, çocukları ile evde farklı oyunlar oynamaları tavsiyesinde bulunan Rehberlik Uzmanı Emine Güler, şöyle devam etti: “Evde çocuklarınızla (puzzle oynama, benzerlik ve farklılıkları bulma oyunları, hadi anlat bakalım, atasözü bulma, Türkiye veya dünya haritasından yer bulma, gizlenen sözcükleri bulma ve mantık bilmeceleri gibi) oyunlar oynayarak hem iyi vakit geçirebilir, hem de çocukların zihinsel gelişimine katkıda bulunabilirsiniz.” şeklinde sözlerini tamamladı.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Ben Otizmli Olsaydım, Haklarıma Dair Söylemek İsteyeceklerim...



Peki Siz Kendinizi Hiç Bizim Yerimize Koymayı Denediniz Mi ?

EĞİTİM HAKLARIM

-Ben otizmli olsaydım; Ailelerin çocuk sahibi olacakları belirlendiğinde eğitime tabi tutulmalarını isterdim. Beslenme, sağlık,egzersiz,çocuk gelişimi alanları olarak her alanda eğitim almalarını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; 0-36 arasında bireylere 3 ayda bir gelişim tarama testlerinin  uygulanmasını,  0-36 ayları arasında bireyler izlenerek ailelerin kayıtlar (günlükler) tutmalarını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında problem davranış gösteren çocuklara yönelik izleme(takip) programlarının ve değerlendirmelere göre erken müdahale programlarının uygulanmasını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanısı konmuş her bireyin kaynaştırma eğitimi almasını isterdim. Her tür ve kademedeki eğitim kurumlarında kaynaştırma bir haktır bunu hiçbir kurum müdürü,öğretmeni,velisi engellemesin isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanısı alan her bireyin Kaynaştırma Destek Hizmetlerinin (sınıf içi destek sınıf dışı destek,birebir dersler) zorunlu hale gelmesini ve takip edilmesini isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında  ve ilk ve orta öğretim okullarında tanısı konmuş bireylerin yanına gölge öğretmenler atansın isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanısı konmuş bireylerin haftada 40 saat bireyselleştirilmiş özel eğitim hakkına sahip olmalarını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireylerin ilgi ve yeteneklerine yönelik testlerin yapılmasını ve yönlendirilmelerini isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireylerin ilk ve ortaokul dönemleri sona erdiklerinde yapılan yetenek,ilgi alanı testleri ile ilgi alanları, yetenekleri var ise meslek,teknik liselerine yönlendirilmelerini isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Rehberlik Araştırma Merkezleri ve Rehabilitasyon Merkezlerinin yenilenme yapılanma sürecine girerek sürekli denetlenmelerini isterdim.

ÇEVRE HAKLARIM

-Ben otizmli olsaydım; Otizmli olan bizlere “otistik” değil otizmli birey veya “otizmi olan birey” demelerini isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm kavramının üniversitelerde ayrı bir bölüm olarak açılmasını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Eğitimin her tür ve kademedeki kurumlarında tüm öğrencilere Otizm Başlığı adı altında seminerler verilsin isterdim.

-Ben otizmli olsaydım;  otizm spektrum tanılı bireylerin annelerine bir kulüp oluşturularak haftada bir veya ayda bir toplantılar,çalışmalar yapmalarını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; korumalı iş yerleri konusunda toplumun bilgilendirilmesi sağlanarak teşvik edilmelerini isterdim.

YASAL HAKLARIM

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireylerin istedikleri zaman erken emeklilik almalarını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireylerin ve annelerinin olduğu bir komisyon oluşturularak annelerin fikirleri alınıp otizme dair yasal hakların oluşturulmasını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireyler için toplum tarafından etiketleme,hor görme,yanlış düşünceler beyan etme durumlarında yasal işlemler başlatılmasını isterdim.

MİMARİ HAKLARIM

-Ben otizmli olsaydım;  Otizm tanılı bireylerin aileleri için gidilebilecek restoran,otel,alışveriş merkezleri listesinin olduğu otizm rehberleri isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireylerin ve ailelerinin tercih edebilmesi için tüm evler,binalarda ses izolasyonu sistemi yapılmasını isterdim.

SAĞLIK HAKLARIM

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireylerin evlerine hastane hizmetlerinin gitmesini sağlanmasını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireyleri ayrı olarak sürekli takip eden sağlık görevlilerinin olmasını isterdim.

-Ben otizmli olsaydım; Otizm tanılı bireylerin kullandıkları ilaçların uyguladıkları diyetlerin takip edilerek kayıt altına alınmasını isterdim.

5 Temmuz 2013 Cuma

3 Yaşında Ressam Oldu...

Sadece üç yaşında... 
Üstelik otizm'li
Ortaya koydukları, alanının en iyilerine taş çıkartacak güzellikte.

Halmshaw için resim yapmak bir tutku. Ortaya çıkan soyut resimler empresyonizmin izlerini taşıyor.

Iris'in resimleri ünlü ressam Monet'nin 'Nilüfer'lerine benzetiliyor.

Iris'in resimleri son zamanlarda sanat dünyasını sarsıyor. Bir koleksiyoncu Iris'in iki çalışmasını toplam 3 bin pound'a satın aldı. Kopyaların fiyatları ise 295 pound'a kadar yükseliyor.

Önümüzdeki zamanlarda Iris Londra'da bir sergi açacak ve eserleri satışa sunulacak.

Iris boyama yaparken fırça, sünger, baskı, plastik kaşık gibi mazemeler kullanıyor.

Otizmin kendi üzerindeki bir etkisi olarak Iris sol elinde her zaman bir obje taşıyor ve resim çizerken kıyafetlerini çıkartıyor çünkü bu onu rahatsız ediyor.

Iris, hastalığı nedeniyle konuşamıyor, insanlarla göz teması kurmıyor, diğer çocuklarla beraber olmak onu strese sokuyor, gürültülü oyuncaklar korkutuyor, etrafında olup bitenler onu panik ediyor.

Ancak icra ettiği sanat Iris'e bir terapi kadar iyi geldi ve onu eskisine göre daha sakin bir hale getirdi.

Ebeveynlerinin belirttiğine göre Iris kendi yaptığı resimlerin güzelliğinin ve bu güzelliğin başkaları tarafından ödüllendirildiğinin farkında.Iris'in 32 yaşındaki annesi Arabella, kızının hastalığını öğrendikten sonra onu sakinleştirmek için çeşitli yollar aradı.


Annesi Arabella:

Iris'in resimle tanışması tesadüfen oldu. Bir gün bir kağıda çöp adamlar çizdim ve Iris bunları çok komik buldu. Annem ona bir tuval ve ayaklık aldı. Iris bir fırça darbesiyle tuvali boyadı ve boyanın aşağıya doğru aktı,ğını görünce ağlamaya başladı. Bunun üzerine ona bir kağıt parçası verip masanın üzerinde boyamasını sağladık ve kağıdı tamamen doldurdu. İçgüdüsel olarak ne yaptığını biliyor gibi görünüyordu.

Annesi Iris'in boyama tekniğini anlattı. Üç yaşındaki kız, kağıdı biraz boyadıktan sonra geri çekilip neler yaptığına bakıyor, bir sonraki fırça darbesini düşünüp planlıyor ve boyamaya devam ediyor.

Annesi Arabella:

Iris'in yaptığı şeylerle gurur duyuyordum ve resimlerinin Facebook'ta paylaştım. Bir kişi bana ulaştı ve Iris'in resimlerinden birini satın almak istediğini söyledi. Onları satmayı hiç düşünmemiştik bile ancak bir tanesini çerçeveletmiştik, mal olduğu fiyata sattık.

Bu küçük başlangıçtan sonra, resimlerin varlığı ağızdan ağıza dolaştı ve talepler arttı. Iris son dört ayda 35 resim bitirdi, bazıları bir kaç saatte biterken bazılarının tamamlanması bir buçuk hafta sürdü.

Arabella kızının resimelerini bir internet sitesinden yayınladığı günden beri, 130 ülkede yüz binden fazla insan siteyi ziyaret etti ve resimleri gördü.

Aile resimlerin orijinallerini değil kopya baskılarını satıyor, orijinalleri ise Kasım ayında Iris için özel olarak açılacak sergide satışa sunulacak. Satışlar, Iris'in haftada üç kez görmesi gereken tedavinin masraflarını karşılayacak.

İşte yaptığı resimlerden birkaç tanesi...

29 Haziran 2013 Cumartesi

İki kat daha hızlı görüyorlar!


Yapılan araştırmada otizm'li çocukların hareketleri otizm'li olmayan çocuklara göre iki kat daha hızlı gördüğü ortaya çıktı.
Uzmanlar bu durumun neden otizm'li çocukların parlak ışığa ve gürültüye duyarlı olduğunu açıklayabileceğini belirtti.

Otizm'li çocukların basit bir hareketi kendi yaşındaki diğer çocuklara göre iki kat daha hızlı gördüğü belirtildi. Yapılan araştırmada uzmanlar hareketlere karşı bu hiper duyarlılığın hastalığın nedenleri konusunda ipucu verebileceğini düşünüyor. Bulgular bazı otizm'li  insanların neden parlak ışığa ve gürültüye duyarlı olduğunu açıklayabilir.

Araştırmayı yapan ekipte yer alan Rochester Üniversitesinden Duje Tadin "Biz otizmin bir sosyal bozukluk olduğunu düşünüyoruz çünkü bu durumdan muzdarip olan çocuklar sık sık sosyal etkileşim ile mücadele ediyor.

Ama bazen dünya hakkında bildiklerimizin duyularımızdan geldiğini ihmal ediyoruz. Kişinin anormallikleri nasıl gördüğü veya duyduğu onun sosyal iletişimine belirleyici etki yapabiliyor" dedi.

Daha önceki araştırmada otizm'li insanların resimleri görme yeteneklerinin gelişmiş olduğu bulunmasına rağmen ilk kez bu çalışmada hareketlere karşı çok duyarlı oldukları ortaya çıktı. Journal of Neuroscience dergisinde kaleme alınan araştırmadaki bulgular Tadin'in yanı sıra Yale Üniversitesinden Jennifer Foss-Feig ve Vanderbilt Üniversitesinden diğer uzmanlar tarafından elde edildi. Çalışmada 20 otizm'li çocuk ve 26 tipik gelişimini sağlayan çocuk üzerinde inceleme yapıldı.

Katılımcı çocukların yaşları 8 ile 17 arasında değişiyordu ve bu kişilere küçük video klipler gösterildi. Araştırma sonunda otizm'li çocukların hareketlere aşırı duyarlı olduğu görüldü. Bu da onların neden parlak ışıktan ve gürültüden rahatsız olduklarını açıklayabilir.

24 Haziran 2013 Pazartesi

Bilim insanları ilk kez otizm ile epilepsi arasında bir bağlantı bulduklarını açıkladı.

Birçok sara hastasının otistik özellikler taşıdığını belirten uzmanlar, sara nöbetlerinin beynin sosyal faaliyetlerine etki yapan nörolojik fonksiyonları bozduğunu söyledi. Uzmanlara göre bu sonuçlar otizmde de görülüyor.

İngiltere'deki Bath Üniversitesi uzmanları tarafından elde edilen bu buluşta yetişkin sara hastasında olan özelliklerin aynısının otizm ve Asperger sendromunda da görüldüğü ifade edildi.

Sara nöbetlerinin beynin sosyal faaliyetlerine etki yapan nörolojik fonksiyonları bozduğunu söyleyen uzmanlar aynı sonuçların otizmde de görüldüğüne vurgu yaptı.

Sosyal etkileşim ve iletişimin bozulmasının yanında sınırlı ve tekrarlayan ilgi bu özellikler arasına giriyor.

Psikoloji Bölümü'nden SallyAnn Wakeford "Özellikler şiddetli olabilir ve yıllarca fark edilmeyebilir. Ancak bunu yaşayan insana büyük darbe vurabilir. Epilepside bu sosyal zorluklar tanı konulmaktan çok uzak ve araştırma onu anlatan teorinin altında yatanların henüz açığa çıkaramadı" dedi.

Dr. Wakeford ve arkadaşları "Artan otistik özellikler bütün epilepsi türlerinde yaygın ama özel olarak temporal lob epilepsisi (TLE) olan yetişkinlerde" açıklamasını yaptı.

Uzmanlar saraya karşı kullanılan ilaçların TLE'ye etkisinin olmamasının bundan kaynaklanıyor olabileceğine inanıyor.

Tezi için yaptığı bu çalışmada Dr. Wakeford bulguların epilepsi ve otizm hastalığının tedavisinde yeni bir yol olabileceğini belirtti.

23 Haziran 2013 Pazar

ASPERGER VE OTİZM BENZER FAKAT FARKLI ŞEYLERDİR.

Asperger sendromu ile otizm sıklıkla birbirlerine karıştırılır. Buna neden olacak bazı benzerlikleri olsa da aslında Aspergerli çocukları otistik çocuklardan ayıran birçok belirgin farklılık vardır.



Benzerlikler:

-Çocuğun yaşıtlarıyla ilişki geliştirememesi ve duygusal karşılık verememesi hem Asperger sendromunda hem de otizmde temel sorunlardan biridir.

-Yine her iki rahatsızlıkta da oyun oynamada güçlük, hayal gücünde eksiklik ve çevresindekilerle iletişim kurmada sorun vardır.

-Her iki gruba dahil olan çocuklar sözsüz iletişimle kendilerini doğru ifade edemezler. Duruma uygun yüz ifadesi, el-kol hareketleri, göz göze gelme gibi birçok davranışta bozulma olduğu görülür.

Farklılıklar:

-Aspergerli çocuklarla otistik çocukları birbirinden ayıran temel farklılıkların başında sosyalleşme gelir.

-Aspergerli çocuklar otistik çocukların aksine sosyal olabilmek için uğraşır. Otistik çocukların en belirgin özelliği, kendi dünyalarında yaşamaya çalışma, içe dönme ve dış dünyaya karşı ilgisiz görünmeleridir.

-Aspergerli çocuklar insanlarla iletişime geçmeyi sever. Erken bebeklik döneminden itibaren sevgilerini gösterebilirler.

-Asperger sendromlu çocukların dil gelişimlerinde fazla gecikme olmaması da otistik çocuklardan ayrılmalarını sağlayan diğer bir özellikleridir.

18 Haziran 2013 Salı

OCEAN HEAVEN...



                                                                İZLENMESİ GEREKEN BİR BAŞKA FİLM....

Dafu  ( Jet Li'nin oğlu ), Çin'de yaşayan bir milyonun üzerindeki otizmli hastadan biridir. Dalgın dalgın bakar ve başkalarının söylediklerini tekrarlar. Ayrıca çok iyi bir yüzücüdür. Akvaryumda çalışan Sam Wong( Jet Li ), 22 yaşındaki oğlunun tüm bakımıyla yakından ilgilenmektedir.İyiliksever komşularının da yardımlarıyla mutlu bir şekilde yaşamaktadırlar... 

1 Haziran 2013 Cumartesi

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı önderliğinde hazırlanan Otizm Eylem Planı açıklandı.

 Planda yer alan konular ve çalışan bakanlıklar şöyle: Otizm tanısı konulmuş bireyler ve ailelerin ihtiyaçlarını karşılamak, yaşam kalitelerini arttırmak ve ailelerine destek vermek amacıyla hazırlanan planda konu alanı olarak 7 bölümde toplam 68 karar yer alıyor. Taslakta, Aile ve Sosyal politikalar Bakanlığı başta olmak üzere Milli Eğitim, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Gençlik ve Spor Bakanlıkları ile YÖK tarafından yürütülecek çalışmalar yer alıyor.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın öncülüğünde kamu kurum ve kuruluşlar ile Otizm Platformuna üye sivil toplum kuruluşlarının birlikte hazırladığı 'Otizm Eylem Planı' Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in katıldığı bir toplantıda açıklandı. Bakanlık binası konferans salonunda düzenlenen toplantıya Bakan şahin'in yanı sıra bakanlık üst düzey çalışanları, Sivil Toplum kuruluşu üyeleri, otistik çocuklar ve aileleri katıldı. Prof. Dr. Bahan Gökler, otizm ile ilgili bilgiler verdi. Otizmin erkek çocuklarda görülme durumunun kız çocuklarına göre 23 kat fazla olduğunu belirten Gökler, "İlk 6 ayda erken tanı daha kolay. Çocuk annesini tanıdığına ilişkin bir tepki ve mimik göstermiyorsa ayrıca anne ile tam bağlılığı gerçekleştiremiyorsa hemen bir doktora başvurulmalı." dedi.

Malzeme Mühendisliği 1. Sınıf öğrencisi Otistik Uluğ Özaydınlı ise "Otistik çocuklar aslında bir hazine kutusuna benzer. İzinde her türlü farklı taşlar bulunur. Onun değeri kutunun içi açıldıktan sonra ortaya çıkar. Bütün değerleri açığa çıkarmak gerekir. Sadece kapağın hafif açılıp içerideki taşların ışığını görmek yeterli değil. Kapağın tamamen açılması ve içindeki taşların tek tek ortaya çıkarılması gerekiyor. Anneme çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.

Uluğ'un annesi Semra Özaydınlı ise, "2009 yılında tanı konuldu. Sadece çocuklara değil ailelere de destek verilmeli." dedi.

Makro bakılan çözümde istenen etkinin sağlanamadığını belirten Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, "O yüzden ihtisaslaşmaya gidiyoruz. Bunu sadece engellilere yapmıyoruz. Bunu çocuklar, yaşlılar içinde yapıyoruz. Çünkü Alzheimer hastası bir yaşlı ile yatağa bağlı bir yaşlının aynı yerde yaşatmaya çalıştığımızda birbirlerine zulüm ediyorlar. Kendi içinde ayıracağımız ihtisaslaşacağımız bir sistem yani mikro çözümü getiriyoruz. Bugün bu çalışmamızda çok önemli. Çünkü down sendromlu bir çocuğun ihtiyaçları çok farklı otistik olan bir çocuğun ihtiyaçları çok farklı. Dolayısıyla her bir grubun ihtiyaç analizlerine göre fiziksel şartları, rehabilitasyon hizmetleri ve uzman eğitimi yeniden yapılanması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Ailelerin, annelerin, babaların ve toplumun bilincinin önemli olduğunu kaydeden Şahin, "Biz bu bilincin oluşturulmasını eylem planının en temel başlığı olarak görüyoruz. Ama bilgi ve erken tanı ile beraber eğitim sistemimizi ve sağlık sistemimizin de zayıf olan tarafları güçlendirmemiz gerekiyor." dedi.

Konuşmaların ardından Otizm Eylem Planı ile ilgili sunum yapıldı. Planda yer alan konular ve çalışan bakanlıklar şöyle:

1- Farkındalık çalışmaları ve kurumlar arası işbirliği: toplumun tüm kesimlerinin otizm bozukluğu konusunda farkındalık düzeyinin arttırılması: 12 bölümden oluşuyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, YÖK,Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı.

2- Erken tanı, erken müdahale ve izleme: otizmli bireylerin erken yaşta tıbbi tanılamalarının yapılması ve izleme programlarının geliştirilmesi: 5 bölümden oluşuyor. Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı.

3- Ailelere Yönelik çalışmalar; Otizm bozukluğu tanısı almış çocuğu olan ailelerin otizm konusunda bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi, eğitilmesi ve yönlendirilmesi ile gerekli sosyal desteğin sağlanması: 6 bölümde yürütülecek çalışmalarda Sağlık, Milli Eğitim ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışacak.

4- Eğitsel değerlendirme, özel eğitim ve sınavlara ilişkin düzenlemeler. 20 bölümden oluşuyor. Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı çalışacak.

5- İstihdam Süreçleri ve Çalışma hayatı. Otizmli bireylerin istihdamlarının sağlanması ve çalışma hayatı ile ilgili düzenlemeler: 5 bölümden oluşuyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı.

6- İnsan kaynakları ve fiziksel çevre düzenlemeleri. Otizm bozukluğu tanısı olan bireylere eğitimlerinde nitelikle personel ihtiyacının karşılanması ve erişilebilirliğin sağlanması: 9 bölümden oluşuyor. YÖK ile Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları.

7- Sosyal Hizmet, Sosyal Yardım ve toplumsal yaşama katılım. Otizmli bireylerin ve ailelerin sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hizmet ile toplumsal yaşama katılımlarının sağlanması: 11 bölümden oluşuyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı.

31 Mayıs 2013 Cuma

SPORTİZM - OTİZM GENÇLİK VE SPOR KLÜBÜ


Kardeşimin de şuan eğitim almakta olduğu okuldur. İlerlemesini video olarak paylaşmıştık. İlk sayfalarda bu videoyu bulabilirsiniz.

                                                            İLETİŞİM BİLGİLERİ


Adres

: Kırkpınar Soğuksu Mh. Mimar Sinan Cad. No:5 Sapanca/Kırkpınar - SAKARYA

Telefon

: +90 530 040 59 00

E-Posta

info@sportizm.org.tr

Web

www.sportizm.org.tr                                                                             

23 Mayıs 2013 Perşembe

OTİZMLE YAŞAMAK



"Engellerle karşılaştığında yılmak yerine bu engelleri aşma yolunda çözüm üreten insanlar, insanlığı ileri taşımış olanlardır. Birçok insanla birlikte, kendisinin de karşılaştığı problemlere bulduğu çözümleri, dönüp de diğer insanlarla paylaşanlara ise ancak saygı duyulur. Birsen Başar böyle biri işte.

Birsen Başara, 2007 yılında, Hollandada, 21 yaşında otizm teşhisi konuldu. Ancak Başarı diğer otistiklerden ayıran tek özellik tanısının bu kadar geç yaşta konmuş olması değil sadece. Başar, yüksek işlevlere sahip bir otistik: Başarılı bir öğrenim hayatı geçirmiş, dört dil bilen, yaşadığı kentin belediyesinde çalışan biri.

En önemli ayırt edici noktası ise, hiç şüphesiz, içinden geçtiği süreci insanlarla paylaşıyor olması. Başar, yıllardır Hollanda ve Türkiyede çeşitli kurumlarda ve üniversitelerde otizm seminerleri veriyor, yaşadıklarını kaleme alıyor. Hayatını anlatan, Birsen adında bir de belgesel çekilmiş durumda.

Bir anlamda, Birsen Başar bize, İçeriden bildiriyor...

Otizm hakkında fikir sahibi olmak isteyenlere, otizmi yaşayanlara, otizmle yaşayanlara birinci elden çok değerli bir rehber sunuyor.

Otizmle Yaşamak, Birsen Başarın ikinci kitabı.
Ve yine okunmayı fazlasıyla hak ediyor..."

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Bende Varım Otizm Kulübü Açıldı...


Kocaeli'de sayılı olan Otizmli spor kulüplerine, bir yenisi daha ekledi.

Kocaeli'de Bende Varım Otizm spor kulübü faaliyetlerine geçtiğimiz günlerde başladı. Otizmli çocukları, bağımsız birer birey olarak hayata hazırlamak amacıyla Mehmet Sümer Başkanlığında İzmit'te kurulan spor kulübünde, otizmli çocuklara çeşitli sportif aktiviteler yaptırılıyor. Kocaeli Üniversitesi Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu mezunu Mehmet Sümer'in başkanlığındaki yönetim kurulunda Tuğberk Çakat, Fatih Sarman, Seyfettin Anılış ve Ulaş Tekin yer alıyor.

Yuvacık Yakacık Mahallesi, Çamlıca Caddesi, Karanfil Sokak No13'teki kulüp binasında faaliyetlerine başlayan kulüp, Otizmli çocuklara birebir Yaşam Koçları eşliğinde şehir gürültüsünden uzak, Yuvacık'ın temiz ve doğal yamaçlarında hizmet veriyor.Otizmli çocuklara; doğal beslenme olanakları sunan kulüpte ayrıca Hobi bahçeleri ve evcil hayvanlarla terapiler yapılıyor.

Kulüp Başkanı Mehmet Sümer kulüple ilgili olarak yaptığı açıklamada "Faaliyetlerimize yeni başlayan kulübümüzde Otizmli çocuklarımızın ruh sağlığı ve kişilik gelişimi bütünlüğünü sağlamayı hedefliyoruz. Yaşam koçlarımızla çocuklarımıza mükemmel öğrenme deneyimleri ve alanları sunarak Özgüvenli, üreten, bağımsız bireyler olabilmeleri mutlu ve kaliteli bir hayat kazandırmak için çalışacağız."dedi.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

2 Yaşından Önce Çocuklara Televizyon İzlettirmeyin!

Dicle Üniversitesi  Çocuk Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Yaramış,Bebeğin her gelişim safhasında ailenin ciddi rol oynadığını, çocuklara 2 yaşından önce televizyon izlettirilmemesi gerektiğinin altını çizerek  “televizyon izleyen her çocuk otistik olur” şeklinde kesin bir yargının bulunmadığını ancak 2 yaşın altındaki yatkın çocukların risk grubunda olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Yaramış, reklamlar ve kliplerin bu yaş grubu çocuklarda sakıncalı olduğuna dikkati çekerek, “Toplumda ‘bakıcı sendromu’ olarak da bilinen evdeki bakıcıların sürekli televizyon izlettirmesinin çocukların sağlığı açısından son derece yanlıştır. İki yaşından önce çocuklarınıza mümkünse televizyon izlettirmeyin” dedi.

Ailelerin çocuklarında, otizme yatkınlık veya otizm bulguları bulunduğu gerçeği ile yüzleştiğinde şok geçirdiklerini, yaşadıkları psikolojik gerginlikle boşanmayı düşünen çiftlere dahi rastladıklarını bildiren Yaramış, “Ebeveyn öncelikle otizmin ne olduğunu bilmiyor. Araştırıp öğrendiklerinde şaşkınlık içinde bize geliyorlar. Otizmin tedavisi biraz sıkıntılı. Sebat ve sabır isteyen uzun bir süreç” diyerek, ailelerin çocuklarına faydalı olabilmeleri için önce birbirlerine destek olması gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Ahmet Yaramış, kliniğe gelen ailelere çocuklarıyla bebek de olsa sık sık konuşmalarını, göz teması kurmalarını, renkli giysiler giyerek bebeğin dikkatini toplamalarını önerdiklerini belirtti.

Bebeklerin daha sık kucağa alınıp sevgi gösterilmesi gerektiği tavsiyesinde bulunan Yaramış, “Çocukların kendi başına kaldığında bir şeyi saatlerce izlemesine izin vermeyin. Dikkatini hemen başka yöne çevirin. Otistik çocukların kesinlikle insanlarla temas etmesi gerekiyor. Ailelere en önemli tavsiyemiz çocuklarını kalabalık aile ortamında iletişime açık bir şekilde geleneksel yöntemlerle yetiştirmeleridir” dedi.




7 Mayıs 2013 Salı

RAİN MAN ( YAĞMUR ADAM ) Dustin HOFFMAN ve Tom CRUİSE'tan Otizm konulu bir BAŞYAPIT....

 Otizm'i en kısa sürede anlayabileceğiniz bir film mutlaka izlemelisiniz !

Los Angeles'da yaşayan ve bir ithal araba satıcısı olan Charlie (Tom Cruise), başkalarının düşüncelerine saygı duymayan bencil, üçkağıtçı ve fırlama bir şehir çocuğudur.Senelerdir görmediği ve uzak kaldığı babasının öldüğünü ve 3 milyon dolar miras bıraktığı haberini alır.Babasının cenazesine gittiğinde, kendisine sadece 1949 model bir Buick Roadmaster marka araba bıraktığını ve tüm mirasını daha önce varlığından bile haberdar olmadığı ağabeyi Raymond'a (Dustin Hoffmann) bıraktığını öğrenir. Raymond özürlülerle ilgilenen bir klinikte bakıma muhtaç, Otizmli bir dahidir. Charlie mirasın en azından bir kısmından vazgeçmek niyetinde değildir. Bunun için Raymond'u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkarır. Yol boyunca abisinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla, takıntılarıyla çileden çıksa da otistik abisinin matematik ve hafızalama konusundaki insanüstü yeteneği karşısında hayretler içerisine düşer. En sonunda Las Vegas'taki kumarhanelerde abisinin bu az bulunan kabiliyetinden yararlanarak hile yapmaya ve büyük paralar kazanmaya çalışır. Yol boyunca Charlie, sadece Raymond'u değil, geçmişinin bir parçasını ve belki de kendini keşfetme fırsatı da bulacaktır.



23 Nisan 2013 Salı

Fehmi Kaya'nın sözlerine sert tepki !

Sosyolog Fehmi Kaya'nın otistik çocukların ateist olduğu yönündeki sözleri büyük tepki çekti.

Ünlü sunucu Özge Uzun twitter hesabından Kaya'nın açıklamalarını sert sözlerle eleştirdi.
Hurriyet.com.tr'ye konuşan Özge Uzun, konu ile ilgili olarak, "Klişe olacak ama gerçekten 'akıl tutulması' olarak düşünüyorum. Açıklamanın bilimsellikten çok uzak, insaniyetten de çok uzak olduğunu düşünüyorum. Umarım özür diler, bütün ailelerin yüreğine su serpecek bir açıklama yapar." dedi.
Özge Uzun, twitter mesajında ise "Biri bana bunun şaka! haber olduğunu söylesin!!! Yuh artık yaa..." ifadelerini kullandı.

Ayrıca Otizm Platformu Dönem Koordinatörü, ODER Başkanı Ergin Güngör, Otistik Çocuklar Derneği Başkanı Kaya'nın sözlerine ilişkin basın açıklaması yayınladı. Açıklamada Kaya'nın sözlerinin hiçbir bilimselliği olmadığı belirtilirken, Kaya'nın başkanlığını yaptığı derneğin 2008'de platformdan atıldığı altı çizilerek söylendi.

22 Nisan 2013 Pazartesi

Otizm'in olmazsa olmazı : Kabullenme


Merhabalar,

        Ben Bilgehan KIRATLI bu blog’un kurucularındanım. Kendi adıma bu blog’u kurma nedenim 16 yaşında otizm’li bir kardeşim olması ve diğer otizm sorunu ile mücadele etmeye çalışan aileler ile iletişim içerisinde olmak istememdir.
        
        Otizm ile karşılaşan aileler için en büyük sorun bu durumu aile bireylerinin kabullenememesidir. Kendi deneyimlerimden de yola çıkarak rahatlıkla şunu diyebilirim : ‘’Otizm’e karşı direnç göstermek bu durumu kabullenmemek, boşa kürek çekmektir.’’
         
        Otizm ile yeni karşılaşmış ya da henüz bu durumu kabullenememiş olan aileler…
‘’Bu durum niye bizim başımıza geldi ki? Keşke böyle olmasaydı…’’  gibi düşünceleri kafanızdan atın, çünkü bunlar hem sizin için hem de otizm’li yakınınız için zaman kaybından başka bir şey değil ! Bunlar yerine kendinizi bu duruma alıştırıp bu çocuklarla hayatınızın tadını çıkarmaya, bu çocuklarla ufkunuzu geliştirmeye çalışın çünkü bu çocuklar bizler gibi sıradan değiller çok ama çok özeller.        Benim ve ailemin de yukarda söylediğim şeyleri düşündüğümüz, sizler gibi hayal kırıklığına uğradığımız çok zaman oldu. Kardeşimin erkek olacağını duyduğum zaman biraz büyüdüğünde onunla top oynayacağımızı, diğer kardeşler gibi bazen kavga edeceğimizi düşünerek bekledim onun doğmasını ama olmadı. Bunları geçtim bana bir kere abi demesini bekledim şu yaşıma kadar ama olmadı ve olmayacakta biliyorum. Kendimi buna alıştırmadan önce çok ağır gelse de alıştırdıktan sonra onun diğer kardeşlerden çok daha iyi ve özel olduğunu anladım. Benim sorumluluk sahibi olmamı sağladı. Vicdanımı ve şefkatimi arttırdı.   İşte bu yüzden bizim başta yaptıklarımız, düşündüklerimiz kendimizi üzmekten başka hiçbir şeye yaramadı. Bunun yerine onları yapamadıklarıyla değil yaptıklarıyla değerlendirmeli, kabullenmeli, sabırlı ve dirayetli olmalı ve Allah’tan ümidimizi kesmemeliyiz…

20 Nisan 2013 Cumartesi

İzmir ODER Otizm Farkındalık Etkinlikleri Takvimi...

Nisan başından Mayıs sonuna kadar devam eden ve derneğimizin yer aldığı Otizm Farkındalık etkinlikleri görebilirsiniz.
-17 Nisan
-20 Nisan
-7 Mayıs
-19 Mayıs
genel katılıma açık etkinliklerimizdir. ODER'e buradan ulaşabilirsiniz : http://www.otizm.org


17 Nisan 2013 Çarşamba

Gebelikte Folik Asit Kullanımı Otizm Riskini Azaltıyor !!!

ABD'de yayımlanan bir araştırma, gebelik öncesi ve gebelikte alınan folik asidin otizm riskini azalttığını ortaya koydu

New York'taki Colombia Üniversitesi epidemioloji profesörü Ezra Susser, yapılan araştırmayla, hamileliğin başından itibaren folik asit kullanımının,bebeklerde otizm riskini yüzde 40 azalttığını açıkladı.

Araştırmaya imza atanlardan Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü'nden profesör Pal Suren, gebelikten 4 hafta önce ve gebelikle beraber 8 hafta boyunca folik asit kullanılmasının bebeklerde otizm riskini azalttığını, ancak folik asidin, Asperger sendromu gibi otizmin alt gruplarında herhangi bir önleyiciliğinin olmadığını belirtti.
Araştırmada, Omega 3 yağı ile diğer mineral ve vitaminlerin hamilelikte ya da öncesinde alınmasının ise otizm üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmadığı belirlendi.

Amerikan Medical Association (JAMA) dergisinde bugün yayımlanan araştırma, Norveç'te, anneleri, gebelik döneminde folik asit tüketen, 2002-2008 arasında doğan 85 bin çocuk üzerinde yürütüldü. 2011 yılında bu çocuklardaki otizm riskinin, hamilelik döneminde folik asit kullanmayan annelerin çocuklarına oranla yüzde 40 daha az olduğu ortaya çıktı.

Organizmalarda oluşan hasarı tamir edebilen ve DNA sentezi için vazgeçilmez olan folik asit, yeşil yapraklı sebzelerde, bezelyede, pirinçte,havuçta ve yumurtada bulunuyor. ABD'de, Kanada ve Şili'de, buğday unlarının içine dahil edilen folik asidin tüketimi kolaylaştırılıyor.

LIGHT IT UP BLUE ! ''MAVİ IŞIK YAK'' KAMPANYASI

Türkiye’de ve Dünyada Otizm ile mücadeleye dikkat çekmek amacıyla dünyanın dört bir yanında düzenlenen “Light It Up Blue“ etkinliğini Türkiye’de hayata geçiyor.

Yaygınlaşmakta olan otizm hastalığı hakkında toplumu bilgilendirmeyi amaçlayan organizasyon, Dünya Otizm Günü’nde dünyanın dört bir köşesinde farklı şehirlerde bulunan yüksek binaları mavi ışıklarla aydınlatıyor.

Türkiye’de ilk kez Sportizm 21 Mart 2013 gecesinden itibaren kulüp spor alanlarını mavi ışık ile aydınlattı “Mavi Işık Yak“ etkinliğini başlattı.

2 NİSAN ARTIK OTİZMLİLERİN GÜNÜ !!!!!


Otizm'li Kardeşim Buğrahan KIRATLI'nın Gelişim Görüntüleri....


Beni Koşulsuzca Sevin !!


OTİZM'İ TANIYALIM

OTİZM NEDİR?

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yaşamın ilk 2 yılında ortaya çıkar.İlk bilinen otizm olgusu, 1799 yılında beş yaşında iken, Bethlem Kraliyet Hastanesi’ne getirilen Victor, iki yaşından itibaren güçlükle kontrol edilebilen, dört yaşına kadar tek bir kelime bile söylemeyen, bebekliğinden beri çocukları izlemeyi seven, ancak onları yanına yaklaştırmayan, yalnız oynamayı tercih eden, bir kere duyduğu müziği unutmayarak ıslıkla aynı tınıyı çıkarabilen, konuşmaya başladıktan sonra kendisinden üçüncü kişi olarak söz eden bir çocuktur.
Otizmde erken tanı önemlidir.
Türkiye'de ortalama her 200 çocuğumuzdan biri otistik.Toplamda 450 bin kişinin otizmli olduğu tahmin edilmektedir.
Bu konuda toplumun bilgi sahibi olması gerekmektedir.

OTİZMİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Otistiklerde, etkilenme dereceleri değişse de, aşağıdaki ortak belirtiler görülür;

-Sosyal ilişkilerde güçlük Konuşma güçlüğü
-Sessiz iletişimde zorlanma
-Oyun oynama ve hayal gücünü kullanmada zorlanma
-Değişikliklere karşı tepki ve direnç gösterme
-Otizmin tipik özellikleri

 Otizmli Bir Çocuk,

-Başkalarına karşı ilgisizdir.
-Göz temasından kaçınır.
-Başkaları ile kendiliğinden iletişim kurmaz.
-İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak belirtir.
-Diğer çocuklarla oynamaz.
-Sebepsiz şekilde ağlar, güler ve sebepsiz davranışlarda bulunur.
-Anlamsız sözleri üst üste tekrarlar.
-Nesneleri tutup sürekli döndürmekten hoşlanır. Değişikliklerden hoşlanmaz.
-Yaratıcılık gerektiren oyunları oynayamaz.
-Bazıları yaratıcılık gerektirmeyen bazı işleri oldukça hızlı ve iyi yapar.

OTİZM'İN TEDAVİSİ VAR MIDIR?

Otizmin bilinen bir tedavisi yoktur. Erken yaşta başlanan, çocuğun yetenekleri ve gereksinimleri dikkate alınarak, bireysel özel eğitim programları hazırlanması ve uzman kişilerce uygulanması, günümüzde bilinen tek “tedavi” yöntemidir.

HANGİ EĞİTSEL YAKLAŞIMLAR UYGULANIR?

-Eğitsel terapiler (davranış terapisi)
-Duyusal- devinsel terapiler
-Etkileşimsel oyun terapisi
-Uygulamalı davranış analizi

Konuşma sorunlarına yönelik terapi: Alıcı (konuşulan dili anlama) ve ifade edici (kendi istek ve düşüncelerim anlatma) dil becerilerinin öğretimine yönelik; göz teması kurma, bakma, dinleme, karşılıklı oturma, dikkat, ilişki kurma gibi ön becerilerin kazandırılması için yapılan çalışmaları kapsar. Dil bilgisini doğru kullanma (doğru zamir ve zaman kullanımı), artikülasyon (doğru telaffuz) çalışması ve konuşma organlarını çalıştıracak egzersizler yapılır.

İlaç Desteği: Otistik çocuklarda kullanılan ilaçlar otizmi değil; eşlik eden semptomları kontrol altına almaya ve tedavi etmeye yardımcıdır. Örneğin: hiperaktivite, epilepsi, ritüeller, stereotipiler, kendine zarar verme, dikkat problemleri, depresyon gibi. İlaçlar sadece, çocuğu düzenli olarak takip eden nörolog, psikiyatr veya ilgili doktor tarafından önerilebilir ve kullanım süresince de doktor kontrolünde olmalıdır.